Koyuncu Gürge Hakkında

Koyuncu(Gürge ) Köyü Koyuncu (Gürge ) köyü; Malatya ili Arguvan ilçesinin Arapkir ilçesi ile, sinirlarini belirleyen Göldaglari’nin dogu uzantisinda, deniz seviyesinden bir hayli yüksek bir plato üzerine kurulmus, dogal güzellikleri halk tarafindan yetistirilmis agaçlarla zenginlestirilmis, akarsularin yesillendirdigi gözelerle birlestiginde insana hos bir rahatlik veren yesili ile cennet bir köyümüzdür. Koyuncu ( Gürge ) köyü, kurulusu eskilere dayanan tarihi geçmisini dünden bugüne tasimis yaklasik 700 yillik bir köyümüzdür. Gürge’nin kurulus yillarindaki isminin Gügen oldugu, daha sonralari Gürge ismini aldigi, bu ismi 1950’li yillara kadar tasidigi görülmektedir. 1950’den sonra tüm yörede oldugu gibi Gürge’nin de ismi degistirilerek Koyuncu adi verilmistir.

Gürge; önceleri Arapkir ilçesine baglanmis, yakin zamana kadar tüm köyün iliskileri Arapkir’den yürütülmüs, Arapkir ilçesinde kendine saygin bir yer edinmis köyümüzdür. Gürge Köyü’nün tarihçesini daha sonra isleyecegimiz sosyal ve kültürel yapi içerisinde incelemek daha dogru olur. Cografi yapi: Yüzölçümü yaklasik 70 km2’dir. Gürge Köyü; dogusundaki siradaglarla Arguvan’in Arakil, Arapkir’in Bostancik ve Gebik köylerinden; kuzey ve kuzeybatisindaki sira daglarla, Arapkir’in Suceyin, Gebik, Arguvan’in Gökagaç köylerinden ayrilir. Iki siradag arasinda plato üzerinde kurulmus oldugundan; yaz aylarinda rüzgâri, kis aylarinda kari, baharda yagmuru boldur.

Gürge, iklim bakimindan Dogu Anadolu’muzun tipik iklim sartlarini tasir. Son yillarda Malatya sinirlarindan geçen Firat üzerine yapilan Keban ve Karakaya barajlari iklimi etkilemektedir. Kisin ilk aylarindan itibaren yagan metrelerce kar; yollarin kapanmasina, köyün kentle irtibatinin kesilmesine neden olur. Kisin sicaklik –30 C’ye kadar düser. Yaz aylari yagissiz ve kurak geçer. Sicaklik +25 C civarinda seyreder. Gürge köyü akarsulari bakimindan en zengin köyümüzdür. Köyün akarsulari dört ana çesme olarak yaklasik 40 çesmeden olusur.

Bunlarin en ünlüleri Piltan pinari, Büyük Pinar, Patpat pinari ve Incesu pinaridir. Incesu pinari iki ana çesmeden olusur, biri köyün su ihtiyacini karsilar digeri sulamada kullanilir. Suyun verimlilik kapasitesi yüksek olup saniyede 25 litredir. Köyün çevresini saran siradaglarin üzerinden agustos aylarinin ortalarina dogru kalkan karlar akarsularin rezervlerini olustururlar. Gürge köyünün bitki örtüsü çesitlilik arz eder. Yazin yaylalarina gelen sürülerin eti ve sütü çok lezzetli, arilarinin ballari hos kokulu olur. Yaylalar hayvancilik ve ariciliga elverislidir. Bagrindan akan sularla baharda yesile boyanan görkemli daglar yaz aylarinin sonlarina dogru sararir solar. Geçmisinde ormanlik alana sahip olan bu yörede, bilinçsiz agaç kesimleri kesilen agaçlarin yerine yenilerinin dikilmeyisi nedeniyle erozyona ugramis ve verimsizlesmistir.

Yaklasik 20 yil önce alinan bir kararla köylüler keçi beslemeyi birakmislar ve daglardaki mese, aliç vb. agaçlar kendiliginden büyümeye baslamistir. Dogal orman bitkisi sayilan keven kesimi de azaltildigi için erozyonda bir miktar da olsa azalma görülmektedir. Gürge köyünün geçmis yillarda ne kadar yesillik ve ormanlik alana sahip oldugu hem kendi ismi hem de arazi isimlerinden belli olmaktadir. Büyü Mese, Almaagaci, Kanli Pelit, Odunlu Bayir vs. gibi isimlerin gene isimlerine yarasir bir sekilde ormanlarla kapli olmasi umut ve dilegini tasiyoruz. Çünkü köy içi ve yakin çevresinde agaçlandirilacak yer kalmamis, adeta orman görünümü insanin içini ferahlatiyor.

Ekonomisi: Gürge köyünde ekonomik yapiyi inceledigimizde tüm yörede oldugu gibi emege dayanan bir tablo çikar karsimiza. Osmanli döneminde agalarin ve derebeylerinin yaninda hizmetkârlik, Cumhuriyet dönemi ile birlikte Çukurova’da pamuk isçiligi; Malatya, Sivas , Erzincan’ da demiryolu isçiligi, köyde kiraç topraklarda rençperlik vb. hep emek agirliklidir. Köylü emeginin karsiligini alamadikça fakirlesmis, fakirlestikçe gurbetler ikinci bir mekân olmustur. Gürge’nin ekonomik yapisi iki baslikta incelenebilir: 1- Gürge’de kalan insanlarin ekonomisi, 2- Kentlerdeki Gürgeliler’in ekonomisi 1-Gürge’de kalan insanlar geleneksel olarak tarim ve hayvancilikla ugrasmaktadirlar. Son yillarda kayisicilik ve aricilik halk arasinda yayginlasmis olup önemli bir getiri saglamaktadir. Tarim arazisi yok denecek kadar azdir.

Yaklasik 9 km2’lik bu arazinin üçte biri kiraç, üçte ikisi sulanabilir arazidir. Bu arazinin nadaslama nedeni ile yarisi kullanilmakta, kullanilan tarim arazisi ise kisi basina 1500 m2 civarinda olup çok yetersizdir. Son yillarda fenni gübrelerin yanlis ve asiri kullanilmasi arazide belirgin bir çoraklasmayi gündeme getirmistir. Geleneksel tarim ürünleri olan arpa ve bugdayi eken halk, bahçelerinde yetistirmis olduklari sebzeleri kurutarak veya konserve yaparak kisa hazirlik yaparlar. Köylüler kendi aralarinda topladiklari parayla damizlik boga almislar, daha ekonomik olan kültür irki hayvanciliga yönelmislerdir. Islenebilir arazisi az olan Gürge’nin yaylalari genis ve hayvanciliga elverislidir. Gürge Yaylasi’nda yetistirilen etlik hayvanlar,süt ve süt mamulleri Arapkir pazarinda revaçtadir. Söyle ki, çevre köylerden Arapkir’e gönderilen bu ürünler Gürge adina satilmaktadir. Gürge halkina ekonomik deger olarak girdi saglayan ceviz,dut pekmezi de yöre tarafindan tutulan, begenilen bir üründür.

Gürge insani tabiat anayla hasir nesir olmus yaylada konaklarken, ihtiyacini yaylalardan karsilamaya çalismistir. Kenger, yemlik, yabanarmudu, alici, sillani, anik ve baharatlarla kendi bütçesine ekonomik katki saglamistir. Zamanla degisen hayat sartlari tüm yörede oldugu gibi Gürge insanini da kente dogru göçe zorlamis; köy-kent arasi, birbirini tamamlayan, destekleyen bir ekonomi olusmustur. 1970’li yillarda baslayan kente göç 80’li yillarda doruga ulasmistir. Yaklasik 170 haneyi bulan bu insanlar kentlerde kendilerine yeni is sahalari yaratmislar ya da bir müessesede isçi memur olarak çalismaktadirlar.

Gürge insani Istanbul, Malatya, Izmir ve Bursa gibi kentlere göç etmisse de, çogunlugu Istanbul’dadir. Meslekleri agirlik olarak siraladigimizda karsimiza gene emek agirlikli bir tablo çikar. Isçiler birinci sirayi alir, bakkal, manav, deri konfeksiyonu, konfeksiyon, bankaci, memur, ögretmen, ögretim görevlisi, insaatçi, mühendis, serbest meslek sahibi marangoz-elektrikçi,tesisatçi, gida pazarlari vs. alanlarinda çogunlugu isçi ve memur olan bu insanlarimiz metropol kentlerde de geçim zorlugu ile karsi karsiyadir.Köyden gelen erzaklari bütçelerine yan katki olarak görmektedirler. Bu da her yil kentteki ailelerden en az bir kisinin yaz aylarinda köye gitmesine neden olur. Yazin köye giden bu insanlarin köydeki ekonomiye katkilari azimsanmayacak ölçüdedir. Egitim: Gürge’de okuma yazma orani % 80’ler civarindadir. % 80 diyoruz, çünkü nüfus gençlesmis, yaslilarin gençlere orani azalmistir. Yasli nüfus arasinda bu oran % 50’lere kadar geriler. Bu oran kadinlarda daha da düser.

Çünkü köyde okuma yazma faaliyetleri 1941 yillarinda rahmetli Hasim (Tuna) Hoca’nin Malatya il merkezinde egitmen yetistirme kurslarindan sonra atanmasiyla baslamistir. Egitim bir köy evinde baslamis, 1945 yilinda köylülerin kendi çabalariyla yapmis oldugu yigma binada 1966 yilina kadar hizmet vermistir. 1966 yilinda devlet tarafindan yapilan binada halen egitim ve ögretim devam etmektedir. Eski okul yikilarak yerine ögretmen lojmanlari insa edilmistir. Köylü okumaya deger vermekte olup ortaokul için çesitli müracaatlari sonucunda 1979 yilinda ortaokul tahsisatini almis, geçici olarak Köy.Koop. ek binasindan ortaögretime geçilmis, 1984 yilinda devlet-köylü isbirligi ile yapilan binada ögrenim devam etmektedir. Geçmis yillarda köyde ortaokul olmamasi köylüyü bir hayli yipratmis, okumanin önemini bilen insanlarimizin kentlere göç etmesine neden olmustur.

Bu durum üzücü olmasina ragmen sevindiricidir de. Çünkü o dönemde okuyan ögrencilerimizden, su anda kimisi ögretmen, kimi mühendis, kimi bankaci vs. olarak meslek sahibi olmuslardir. Ögretmeni az veya tamamen yetersiz bir okulda okumak köy ögrencisini kent ögrencisi karsisinda haksiz bir yarisa itmektedir. Köy ortaokulunda ögrenim gören ögrencimiz liseye girdiginde temel zayifligindan ötürü lisede basarili olamamakta, ya sinifta kalmakta veya okulu terk etmekte, bu da ailelere ek bir yük getirmektedir. Bosa kaybolan yillar ise insanlara ayri bir aci vermektedir. Dilegimiz, Gürge köyünün ortaokulu ve tüm çevre okullari ögretmen açisindan takviye edilir.

Çocuklarimiz daha kaliteli bir egitime kavusurlar. Egitim yalniz okulla sinirli degil elbet. Gürge’de bir de saglik evi var, fakat halen ebe yoktur. Kadinlarimiza çocuk yetistirilmesi dogum kontrolü ile bilgileri aktaracak, onlari denetleyecek bir mekanizmanin eksikligi her zaman hissediliyor. Sosyal ve kültürel yapi: Gürge köyünün sosyal ve kültürel yapisi dünden bugüne tarihçesi ile iç içe girerek gelmistir. Türklerin Anadolu’yu yurt edinmeleriyle baslayan süreçte Gürge, eski adiyla Gügen köyünde yerini almis. Horasan’dan gelerek insanlarimiz burayi kendine mesken edinmisler, gelenek ve göreneklerini günümüze kadar tasimislardir. Gürge’nin sosyal ve kültürel zenginligi Gürge isminin Sivas, Erzincan, Malatya ve Adiyaman civarinda da taninmasini saglamistir. Gürge köyü yörede davulcusu, sünnetçisi, ortaoyunculari ve sakacilari ile sosyal, Sati Tasi zaviyeleri ile manevi ve kültürel alanda taninan bir köyümüzdür. Yazin, insanlar Gürge’yi akarsulari ve zaviyeleri için ziyaret ederler. Kültürel yasamin vazgeçilmez parçasi olan tekkeye zaviyeleri köyün ileri gelenlerinden Veli Akkol’dan dinleyelim: M.Akkol: Koyuncu köyünü bize tanitir misiniz? Ismi nereden gelmektedir? Tarihçesi nedir?

Koyuncu köyü halk arasinda pek taninmamakla birlikte Gürge ismi gayet fazla taninmakta, sizce bunun nedeni nedir? V.Akkol : Gürge diyecegim çünkü Gürge ismi 1954 yillarinda yöredeki tüm köylerin isimleri ile birlikte degistirilmis ama halk tarafindan halen kullanilmaktadir. Yeni ismi olan Koyuncu köyü halk tarafindan tutulmamis ve kullanilmamaktadir. Gürge köyü tarihine baktigimizda 1200 yillarinda kuruldugu tahmin edilmektedir.

Biz bu tahmini yaparken belgelere dayanarak konusmaliyiz. Gürge köyünün kuruldugu tarihlerdeki ismi Gürgen köyüdür. M.Akkol : Belge diyorsunuz, ne gibi belgeler bunlar ? V.Akkol: Belgeler, bundan yaklasik 550 sene önce en son imzasi atilmis olan padisah fermanlaridir. Bu fermanlar Hazreti Muhammed’in soyundan 9. Imam Muhammed Taki evlatlarindan Seyh Süleyman Sami’ye verilmis olan berati delil olarak gösteren Süleyman Sami evlatlarindan Dervis Hasan ve Hüseyin’e verilmistir. Son imzadan geriye dogru gidilmesi gerekir. Bu da, bu köyün kurulus tarihini 1200 ‘lü yillara çeker. Yani Türklerin Anadolu’yu yurt edinmelerine rastlar. M.Akkol: Fermanlar dediniz, ne fermanidir bu, fermanlarla köyün baglantisi nedir ? V. Akkol : Fermanlar dedim, Çünkü elimizde iki adet ferman vardir. Bunlar birer secere niteliginde olup, biri Malatya Kadiligi’ndan, digeri ise Adana Kadiligi’ndan verilmistir.

Verilisi ise Seyh Sahkulu ve onlarin cedlerinin, Dervis Hasan ve Hüseyin’in berata istinaden almis olduklari padisah fermanina dayanilarak kadilarca onaylanmis fermanlardir. Bunlar birer vakfiye niteligi tasimaktadirlar. Bilindigi gibi vakfiye, bir vakfin kurulus kosullarini içerir. Bu belgelerden sunu çikarmak mümkündür. Dervis Hasan’in ve Hüseyin’in yasadigi dönemde dahi Gürge topragi insanlari geçindirmekte yetersiz kaliyordu. Dönemin padisahlari iktidara geldiklerinde ülke çapinda hizmet veren dervislerin geçimlerini saglamalari ve insanlara daha iyi hizmet verebilmeleri için bu yetki belgelerini yenilemislerdir. Bu belgelerde dervisler; yörelerde arpa, bugday, saman, yag, un gibi yiyecekleri vakfiyeye toplama ve ihtiyaç sahiplerine dagitma yetkileri ile donatilmistir. M.Akkol : Vergi mi topluyorlar yani? V.Akkol : Hayir, yanlis anlasilmasin, hiçbir zaman devlete bagimli çalismamislar.

Ancak Osmanli Devleti; Anadolu’daki halki yaninda tutabilmek için hosgörülü yaklasmis, firsat buldukça ezmistir. En son 500 yil önce imzalanmistir ferman Bu da gösteriyor ki pek hosgörülü yaklasilmamistir. M.Akkol : Kara Kapi ve Sati Tasi var köyde. Bunlar neyi temsil ediyor, manevi degeri açisindan açiklar misiniz ? V.Akkol : Bu soruya manen cevap vermek gerekiyor. Biraz önce belirtmistim. Elimizdeki belgelerden Hz.Muhammed’in soyundan olan zatlarin varligindan söz ettik. 700 yildan bu yana Gürge’de 9.Imam Muhammet Taki evlatlari yasamaktadirlar. Bu soruya ancak bilimin sinirlarini zorlayan söylencelerin dogdugu çaglarda toplumun sevgisini kazanmis bu ulu kisileri siradan insanlar gibi normal ölçüler içerisinde görmek kamu vicdanini doyurmamis. Onlar fizik üstü güçleri ile anilmis ve anlatilmislardir.

Ben de böyle cevap verecegim. Bunlardan biri de Seyh Süleyman ve evlatlarindan Seyh Sahkulu’dur. Seyh Süleyman Horasan’dan kuru duvara binmis, yilani elinde kamçi etmis, yürütmüs. Mineyik köyü yakinlarinda Sami Attinda konaklamis. (Halen burasi ziyaret edilmektedir. ) Oradan da kalkmis bugünkü merhum oldugu köye ( Gürge ) gelmistir. Kuru duvar bugünkü ibadethanededir. Halen bu mekan cem evi olarak köy halkina ve ziyaretçilere hizmet vermektedir. 1991 yilinda köylüler ve çevre köy insanlarimizla burayi aslina uygun olarak restore ettirdik. Bu da halkimizin buraya nasil sahip çiktigini gösteriyor.

Halk halen hasat mevsimi baslangicinda Seyh Süleyman Mezrasi’nda bereket kurbani, hasat mevsimi sonunda da Karakapida Abdalmusa Birlik Lokmasi verirler. Bu gelenek ve görenegi halen devam ettiriyoruz. 23.01.1994’ te yaklasik 100 ailenin katilimi ile Istanbul Sahkulu Türbesi’nde kurban kestik cem ayini yaptik. Sati Tasi’nin Gürge köyünün tanitilmasinda çok büyük önemi olmustur. Manevi degeri çok yüksektir. Ama bunlari tek tek ele almak yanlis olur. Bu kültür bir bütündür. Bunlar, Alevi kültürünün ayrilmaz parçalaridir. Sati Tasi’nin, Zeyve’nin evveliyatina inmek lâzimdir.

Bu taslara nutku nazar eyleyen zatimuhteremler, kendi insanlarinin huzur ve düzenini sagladiklari gibi, Tunceli, Erzincan, Sivas, Tokat, Manisa, Akhisar gibi yörelere giderek o insanlarin müsküllerini çözmüsler ve o insanlarin sevgi ve hürmedini kazanmislardi. Bu gelenek ve görenek içersinde olan insanlari hürmet ettikleri insanlardan bir nisan beklemislerdir. Seyh Sahkulu talibi de bir gün pirine danisir “ Pirim ikimiz de ihtiyarladik sen benden önce bu dünyadan göçersen ben senden nasil haber alirim “ der. Bunun üzerine talibi de “Pirle talip birbirlerine gönül bagi ile bagli olmalilar, ancak o zaman haber alirsin” der. Aradan hayli zaman geçer talip rüyasinda pirini görür. Kalkar uzak bir yerden Gürge’ye gelir pirini devah eder. Pir göç hazirliginda, Karadasa Nutku Nazar eder.

Ey mürit su Karatas benim nazar gahim olsun der. Evlat isteyenler, çocuga kalmayan bacilar bu tasi 3 defa tavaf etsinler. 1.Allah için, 2.Muhammed için, 3.Hz.Ali’ye dualar etsin. Allah indinde ebediyete kadar duami bu tasa hatira verdim, der ve ruhunu teslim eder. Bu ziyarete köyden çocugu olmayan bir aile icrâi ziyaret etmis ve zürriyeti halen devam etmektedir. Hali hazirda bu nisani yöre halki dahil, Tunceli, Adiyaman, Sivas, Divrigi, Kangal, Elazig, Erzurum, Askale yörelerinden insanlar ziyaret etmektedirler.

Erkek çocuklarin ismi Sadik, kizlarinin ismi ise Sati konulmaktadir. Karadasin etrafi bu yil Istanbul’da bulunan 27 genç kendi aralarinda topladiklari paralar ve her yil yapilan Abdal Musa Lokmasi’ndan artirilan paralar ile Mahmut Akkol tarafindan yeniden düzenlendi. Gürge köyü, geçmisinde bir yatirlar köyüdür. Burada Zeynel Abidin evlatlarindan Seyh Yakub’un evladi tek öküzle çift sürenin yatiri halk tarafindan ziyaret edilmektedir. Seyh Yakup evlatlarinin seceresi Tokat, Erzincan, ve Kars yörelerinde bulunur. Seyh Yakub’un nisaninin Tokat Resadiye ‘deki kudret hamami oldugu rivayet edilmektedir. Tüm ceddimiz bu insanlari rahmetle aniyor dualarimizi yolluyorum. Daha çok seyler söylemek isterdim ama en güzeli siirle anlatmak herhalde Gürge’yi.

GÜRGE’NIN

 

Göldagi Yaylasi Arguvan Ovasi

Bahari yazi hos olur Gürge’nin

Çigdem nergis birbirine karisir

Burcu burcu kokar gülü Gürge’nin

 

Sen idin güzel idin nerede o günler

Çok bayramlar geçti nice dügünler

Hatira geldikçe o güzel günler

Nesesi gönüllerden çikmaz Gürge’nin

 

Bahar gelir türlü çiçekler açilir

Ari çiçek dösürür nimet saçilir

Abu hayat gibi suyun içilir

Içenlere sifadir suyu Gürge’nin

 

Serindir sögütleri gölgesi koyu

Uzanir semaya selvinin boyu

Yaz baharda akar bulanik suyu

Geçit vermez insana çayi Gürge’nin

 

Dergâhina gelir gelinler kizlar

Kesilir kurbanlar koçlar kuzular

Meydaninda olur semahlar sazlar

Costurur asiklari cemi Gürge’nin

 

Horasan’da bir pir sefer eylemis

Mekânim Gürge olsun diye söylemis

Karadasa nutku nazar eylemis

Fermani berati vardir Gürge’nin.

 

Arastirma : Muzaffer AKKOL Kaynak : ARGUVAN OLGUSU-Sayi:2

You may also like...

Bir cevap yazın